Korumasıyla birlikte Adliye çıkışında öldürülen Hanime Aslan’ın davasını takip ediyoruz! 1 Temmuz saat 11.00’de Çağlayan Adliyesi 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeyiz!
Koruma kararına rağmen öldürülen kadınların ölümünden öncelikle devlet sorumludur! Davanın ilk duruşmasını duyururken Hanime Aslan’a yıllardır şiddet uygulayan ve oğlu Dursun Zehir’i cinayete azmettirmekten yargılanan Hızır Zehir’in “hâlâ elini kolunu sallayarak dolaşıyor olmasını kabullenemiyoruz!” demiştik. İlk duruşma sonunda Hızır Zehir tutuklandı. Tutuklama kararı üzerine Dursun Zehir küfürlerle tehditler savururken, Hızır Zehir de 13 yaşındaki küçük oğlundan bahisle salondakilere gözdağı verdi. Koruma polisine rağmen, Adliye önünde öldürüldü! Hanime Aslan onlarca yıl şiddet gördü. Boşandı ancak ölüm tehdidinden kurtulamadı. Hanime Aslan’ın koruma kararına rağmen, korumasıyla birlikte öldürülmesi bize bir kere daha devletin kadınları şiddetten korumadaki etkisizliğini gösteriyor. Hanime Aslan’ın “ölümle tehdit ediliyorum” diye ifade verdiği duruşma çıkışında, Adliye binası önünde ve korumasıyla birlikte öldürülmesi karşısında bir kez daha tekrar ediyoruz. Tutuklamak için kadınların öldürülmesi mi gerekiyor? Son yıllarda kadınların gördükleri şiddeti devlet kurumlarına şikayet etmelerine ve koruma kararı almalarına rağmen öldürülmeleri daha etkin bir yasa ve korumanın acil ve hayati olduğunu açığa çıkarıyor. 2008 yılında, 5 kere şikayet etmiş olmasına rağmen, sokak ortasında öldürülen Fatma Babatlı’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan davasında devletin yaptığı savunma ibret vericidir. Savunmada, kamu görevlilerinin farklı davranmış olsalardı dahi ölüm olayına engel olamayacakları belirtilerek kolluk öldürülmenin önüne geçemez denmiştir. Kadınları korumak için erkekleri engellemelisiniz! Kadınları korumanın yolu, kağıt üzerinde kalan koruma kararları vermek; kadınların can güvenliğini sağlayamadığınız gibi korumaların da öldürülmesini göze almak değildir. Erkek şiddetine karşı politikaların merkezine erkekleri engellemek üzerine politikalar konmalıdır.
Kadın cinayetlerine karşı hep birlikte güçlü! Artık hiçbir kadının şiddet görmesini istemiyoruz. Kadınların şiddete karşı başkaldırdıkları, şiddeti kamusallaştırdıkları, şikayet ettikleri, dava açtıkları, ölümü göze alıp boşandıkları bir dönemden geçiyoruz. Kadınların bu başkaldırı süreçlerinde başlarına gelenlerden öncelikle devlet sorumludur. Ancak şiddeti duyan, bilen, izleyen, müdahale etmeyen, el uzatmayan, normalleştiren herkes bu sorumluluğa ortak. Kadınların ölümlerinden sonraki yakınmalarımız, gördüklerimiz ve duyduklarımız başka kadınların öldürülmemesi için mücadelemize ışık tutsun! (İstanbul Feminist Kolektif 30 Haziran 2014)
Hanime Aslan Cinayeti Davası, 1. Duruşma Tarih: 3 Haziran 2014, Duruşmada Neler Oldu?
Tutuklu sanık Dursun Zehir ve tutuksuz sanık Hızır Zehir sanık sıfatıyla, koruma polisi Doğan Akgül ise tanık sıfatıyla ifade verdi. Dursun Zehir sürekli silah taşıdığını söyledi. Adliyeye babasıyla annesinin babası hakkında açtığı dava için gelmişti. Ancak asker kaçağı olduğu için Adliye içine girmedi. Adliye kapısında beklerken babasıyla yaptığı telefon görüşmesinde babasının annesine zarar vermemesi için yemin ettirdiğini söyledi. Babamın bu cinayetle ilgisi yok dedi. Hızır Zehir Duruşma kapısında beklerken Hanime ile konuşmak istediğini ve barışmak istediğini söyledi. Oğlumun silahından haberim yok, oğlumla telefonda annesine zarar vermemesi için konuştum dedi. Adliye önünden bir polisin kaybol demesi üzerine uzaklaştım dedi. Tanık Doğan Akgül ifadesinde Hızır Zehir’in duruşma öncesinde barışçıl olmadığını, cinayetler sonrası da Adliye önünde gördüğünde heyecanlı olduğunu söyledi. Mahkeme duruşmada Hızır Zehir’i tutukladı. Dursun Zehir’i akıl sağlığı muayenesi için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesi kararını aldı. Bir dahaki celsede tanıklar ve Hanime Aslan’ın ailesinin hazır bulunması kararını aldı. Duruşmaya çok sayıda feminist, avukat katıldı. Ayrıca koruma polisinin avukatı ve arkadaşları polisler de oradaydı.
İstanbul Feminist Kolektif’in 1. Duruşmaya Çağrısı:
Korumasıyla birlikte Adliye çıkışında öldürülen Hanime Aslan’ın davasını takip ediyoruz! Hanime Aslan, yıllarca şiddet gördüğü kocası Hızır Zehir’den boşandıktan sonra defalarca ölüm tehdidi almış, eski kocasından defalarca şikayetçi olmuştu. Tehdit ve hakaret nedeniyle açılan davalardan birinin karar duruşması 11.03.2014 tarihinde Çağlayan Adliyesi’ndeydi. Hızır Zehir’in ve daha önce de kendisini tehdit eden oğlu Dursun Zehir’in şiddetinden korunmak için ‘çağrı ile koruma’ kararı aldıran Hanime Aslan, duruşmaya gelmeden karakolu aramış ve adliyeye iki koruma polis memuru ile gelmişti. Daha önce defalarca Hanime Aslan’ı ölümle tehdit eden Hızır Zehir, o gün duruşmaya Dursun Zehir’le birlikte geliyor. Dursun Zehir silahlı olarak duruşma çıkışını bekliyor. Telefonla Dursun Zehir’e bilgi veren Hızır Zehir kapıyı şaşırdığını iddia ederek başka kapıdan çıkarken Dursun Zehir, Hanime Aslan ve koruması Emrah Taşdemir’i Adliye kapısından daha çıkmadan öldürüyor, bir güvenlik görevlisini de yaralıyor. Hızır Zehir, Hanime Aslan’ı ölümle tehdit ederken, birlikte yaşadığı erkek çocukları da annelerine karşı aynı tehditleri sürdürüyorlar. Bir kişiyi öldürdükten sonra annesini öldürmek üzere anneannesinin evine gelen, annesinin evde olmadığını duyunca anneannesini silahla yaralayan büyük erkek çocuk şimdi cezaevinde. Hanime Aslan’ı ölümle tehdit eden Hızır Zehir, Dursun Zehir’i bu duruşma için İstanbul’a getirmiş ve Dursun Zehir’in öldürme planını bilerek birlikte Çağlayan Adliyesi’ne gelmişlerdir. Hızır Zehir’in hala elini kolunu sallayarak dolaşıyor olmasını kabullenemiyoruz! Hanime Aslan’ın ölümle tehdit edildiği için adalet aradığı Çağlayan Adliyesi’nin kapısında korumaları varken korumalarından biriyle birlikte öldürülmesine isyan ediyoruz! Ölümle tehdit edilen, şiddet gören kadınları korumak ve katilleri engellemek için devletin yapması gerekenleri yapmadığını bir kez daha tekrar ediyoruz. 3 Haziran Salı günü Saat 9.50’de İstanbul-Çağlayan Adliyesi 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek Hanime Aslan ve Emrah Taşdemir cinayeti davasına sizleri de bekliyoruz!
İstanbul Feminist Kolektif 2 Haziran 2013