Kadın Cinayetlerine Yeni Bahane: Kürtaj

her-gun-3demetHer gün 3 kadın öldürülüyor. Her yaştan, sınıftan, gruptan erkekler öldürüyor kadınları. En son 5 Temmuz tarihinde bir haber düştü gündemimize. Adana’da 19 yaşındaki Tuba Genç, 23 yaşındaki “ sevgilisi” Tahsin Can Bulat tarafından öldürüldü.

Medyanın erkek şiddeti haberlerini verirken kullandığı özendirici, magazinel, cinsiyetçi ve pornografik dilden bu haber de nasibini almıştı. Ancak haber, okuduğunuz yazıya bu nedenle konu olmadı. Haberin yeni olan tarafı Tahsin Can Bulat’’in Tuba Genç’i “kürtaj olduğu için boğarak öldürdüm” iddiasıydı.

Bu güne kadar kadın cinayetleri haberlerinden ve takip ettiğimiz davalardan aşina olduğumuz “namus, iffet, aldatma, kadınlık görevlerini yerine getirmeme, erkekliğe hakaret” gibi katillerin gösterdiği sebeplere bir yenisi daha eklendi: kadının kürtaj olması. Peki bugüne kadar karşımıza çıkmayan bu gerekçe nasıl olmuştu da bir sebep olarak sunulmuştu artık? Aslında cevap sorunun içinde gizli. Zira kürtaj Türkiye’de son bir ayın en çok tartışılan konusu oluverdi. Üstelik bu tartışma doğrudan Başbakan tarafından başlatıldı. Başbakan konuşmasında kürtajın cinayet olduğunu deyiverdi erkek güruhuna. Ardından Melih Gökçek “bebeği neden öldürüyorsun kendini öldür” diye akıl verdi kadınlara. Ancak habere bakılırsa bu tavsiyeyi erkekler dinlemiş ve bir tanesi durumdan vazife çıkarmış: sevgilisini kürtaj olduğu için öldürdüğünü iddia etmişti.

Erkekler içinde yaşadığımız toplumsal dünyayı çok iyi tanıyor ve onlara sunulan nimetleri, iktidarlarını sonuna kadar kullanıyorlar. Bu durum en çok da taciz, tecavüz, kadın cinayeti mahkemelerinde kendini gösteriyor. Cin fikirli erkekler taciz tecavüz davalarında aslında kendilerinin masum olduğunu “dişi köpeğin kuyruk salladığını”, eteğin boyunu, kadının huyunu… delil olarak sunup duruyorlar mahkemeye. Cinayet davalarında ise en çok kullanılan bahane “namus” oluveriyor. Erkekler ataerkil sistemin bir dolayımı olan hukuka sırtlarını rahatça ve güvenle dayıyorlar. Hâkim “baba”larına sonuna kadar güvenerek “namusum için öldürdüm” diyorlar gerine gerine. Yasa ile suç olsa da öldürmek, bunun tahrik indirimi, iyi hali falan var ne de olsa. Hepsinden de yararlanıyorlar bir bir.

Haberimize geri dönersek erkelerin, erkek adalete sunacakları, sunmalarının mubah olduğunu öğrendikleri yeni bahanelerinin “kürtaj” olduğunu görürüz. Başbakan ve yandaşları kürtajın nasıl da bir canilik, namusa, ahlaka, dine uygunsuz bir iş olduğunu söyleye söyleye kazımaya çalışıyorlar kafamıza. Artık kürtaj olan bir kadın öldürülse de hak etmiştir ne de olsa. T.G’nin katili de bu durumu çabuk idrak etmiş olacak ki ortaya kürtaj iddiası attı. Bu kadar da değil; katilin sebep diye sunduğu kürtajı hâkim ciddiye aldı ve sanki suça sebep olacak bir durummuş gibi kadının kürtaj olup olmadığının anlaşılması için otopsi raporu istedi. Bu durumun altmetni kürtajın artık yazmayan yasalarca cinayet sebebi olduğunun kabulü değil mi? Velev ki o kadının kürtaj olduğu kanıtlansın, ne olacak yani? Kadın cinselliğini aileye ile sınırlayan, doğurganlığa yönlendiren ataerkil toplumda kadınların aile dışında yaşadıkları cinsellikleri sonucunda hamile kaldıklarında kürtaja başvurmaları kaçınılmaz olabiliyor. Ataerki hem kadınların bedenlerini kocalarına ve onların bencil ve saldırgan cinselliklerine sunuyor hem de kadınların kendi bedenlerini kontrol etmesine de tahammül edemiyor, yasaklıyor, öldürüyor.

Haberden akılda kalan en önemli soru da katil erkeğin dayandığı, güvendiği, dolayısıyla azmettiricinin kimler olduğu. Bir ülkenin başbakanı başta olmak üzere bütün ülke “büyükleri” hep bir ağızdan kürtajın canice bir günah olduğunu söylediğinde “kürtaj oldu öldürdüm” demek işten bile olmuyor.
Demet Bolat

Yorumlara kapalıdır.