
Raporun sonuçlarına gelirsek:
1- 2002 ile 2007 yılları arasında işsizlik ve istihdam oranları açısından kadın ile erkek arasındaki fark kapanırken, krizle birlikte 2008 yılından itibaren kadınların işsizliği erkeklerden çok daha fazla artıyor. İstatistiklere yüzde 0,7 olarak yansıyan bu değişim, kriz sonrasında tüm dünyada 13 milyon kadının işini kaybettiğini gösteriyor. Aynı şekilde kadınların istihdam oranı da erkeklerden daha hızlı düşüyor.
2- ‘Gelişmiş’ ülkeler dahil olmak üzere, tüm dünyada kadınların işgücüne katılım oranı 1990’lardan beri, yani son yirmi yıldır erkeklerden çok daha hızlı düşüyor.
3- Eğreti istihdam, esnek ve güvencesiz çalışmanın üst düzeyde olduğu, düzenli bir ücretten mahrum olan, aile işine katkı koyan ya da kendi hesabına çalışan kesimi ifade eden bir kavram. Rapora göre eğreti istihdamda kadınların oranı erkeklerden daha hızlı büyüyor.
4- Tüm dünyada kadın işleri/sektörleri ile erkek işleri/sektörleri arasındaki ayrım da krizle birlikte artıyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kadınlar son yirmi yıldır hizmet sektörüne yığılıyor.
Rapordan yaptığımız alıntıya işşizlik rakamları ile son verirsek: Kriz sonrasında yaşanan işten çıkartmalar belli bir düzeyde toparlansa da, tüm dünyada kriz ile birlikte işten çıkartılan 29 milyon kişi halen işsiz. 2013 yılında bu rakama 2,5 milyon işsizin daha eklenmesi bekleniyor.
Krizin bir diğer etkisi de Avrupa’da 2011 yılından itibaren uygulanmaya başlayan bütçe kesintileri oldu. Kesintilere karşı yükselen isyan içerisinde kadınların ön saflarda olduğunu görsek dahi, henüz örgütlü feminist bir isyanın varlığından söz etmek mümkün değil. Sufrajet hareketinden bugüne her daim feminizme içkin olan küresel dayanışma ve örgütlenmenin krize karşı daha da güçlendirilmesi şart görünüyor.