Kadın Girişimciliği: Kimin İçin, Ne Pahasına…

Kadın Girişimciliği: Kimin İçin, Ne Pahasına…

Çalışma yaşamı dışında kalan ev kadını sayısı 2009’da 12 milyon 101 bin’e yükseldi. Kadınların çalışma yaşamına dahil ol-a-mama nedenlerinin başında “ev işleriyle meşgul olmak” geliyor. Kadınların işgücüne katılım oranı 2009 sonu itibarıyla yüzde 26, istihdam oranı ise yüzde 22,6. Bu oranlar Dünya’da sırasıyla yüzde 51,6 ve yüzde 48. Kadınların işsizlik oranı ise yüzde 14,3. Bu veriler, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Ekonomik Katılım ve Fırsatlar, Eğitime Erişim, Siyasal Güçlenme, Sağlık ve Hayatta Kalabilme temel kriterlerine göre hazırlanan Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’ndan gözümüzün seçtikleri. Rapora göre, dünyada 2008’e kıyasla 2009’da, ücret ya da yevmiye karşılığı çalışan kadın oranı düşerken; ücretsiz aile işçisi olarak çalıştırılan ya da kendi hesabına çalışan kadınların sayısı artışta. Çalışma yaşındaki erkek nüfusun yüzde 77,7’si iş gücüne katılırken, kadın nüfusta bu oran bir önceki yıla göre 51,6’ya gerilemiş durumda. Alınan ücretlere bakıldığındaysa, Dünya ülkelerinin çoğunluğunda, kadınların ücretlerinin, erkeklerin ücretlerinin yüzde 70 ile yüzde 90 arasında değiştiği saptanmış.

TUİK 2009 verilerine göre, Türkiye’de nüfus 70,5 milyon. Bunun 51,6 milyonu 16-50 yaş arası işgücü. Ancak bunun 21,2 milyonu çalışıyor. Çalışan nüfus içinde kadınların oranı yüzde 26. İşsizler içinde kadınların oranı ise yüzde 21,9. Genel işsizlik oranı yüzde 14. Kayıtdışılık kırsal alanda yüzde 89 iken, bu oran kentlerde yüzde 45. Kadınların en yoğun istihdam edildiği sektörler, kentte hizmet sektörü, kırsal kesimde ise tarım. Kırsal kesimde çalışan kadınların yüzde 70’i ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor. Kadınların tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 21,9! Çalışan kadınların yüzde 59’u da sosyal güvenceden yoksun.

Kadınlar, temel işçilik haklarından yoksun ve güvencesiz bir şekilde, ucuz ve kayıtdışı işgücü olarak çalıştırılıyor. Ardı ardına yapılan düzenlemelerle Türkiye’nin küresel trendi yakalamış olduğu hiçbirşeyden değilse bile bu resmi istatistiklerden anlaşılıyor! Hesaplanmayan kısmıyla birlikte ise durum göründüğünden de beter. Doğrusu, bu beter trendy elbise de bize hiç ama hiç uymuyor.

Türkiye’de kadın istihdamının durumunun vehametini ölçmek konusu bir yana, son dönemde AKP hükümeti ve işdünyasının da bu vehametin varlığında uzlaşmış durumda olmasını ilgi, endişe ve büyük bir öfkeyle izliyoruz. Kadın, doğurganlığı, emeğinin değeri ve yıllarca evin bütçesini denkleştirmenin kazandırdığı disiplin ve ince hesap kabiliyetiyle artık küçük kredileri yönetip bir şekilde geri ödeyecek girişimci ruhuyla da, hükümetin ve çok sermayeli tüccarların gündemlerinin vazgeçilmez bir öğesi şimdi –aslında hep öyleydi ama ismi, cismi bu ağızlara bu denli dolanmıyordu.

TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, Türkiye’de çalışabilir kadın nüfusu 25,5 milyon olmasına karşın 6 milyon kadının çalıştığını, 19 milyon kadının evde oturduğunu söylüyor. Diyor ki, “Bir hazine üstü örtülmüş yatıyor”. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ise kadınlara şöyle sesleniyor: “Elinizin hamurunu iş hayatına (yani erkek işine) bulaştırın ki büyümenin bereketi ülkemize gelsin”.

Hisarcıklıoğlu, TUİK verilerine göre Türkiye’de 5 milyon 200 bin olan işsiz sayısının azalmasını, kadın girişimci sayısının artmasına bağlıyor. Diyor ki, “Bir erkeği eğitirseniz bir kişiyi, bir kızı eğitirseniz bütün aileyi, böylece bütün toplumu eğitirsiniz. Onun için kızların, kadınların eğitimi her şeyden önemli. O zaman girişimci sayımız daha fazla olacak”. Anlaşılan, H.’de kadın girişimciliğini katmanlı bir çözümleme dizisiyle anlamlandırıyor!

Bektaş’a göre ise, kadının istihdama katılması için kadının rölü değişmeli ancak bu çok zor olduğundan “en güzeli kadınlara esnek çalışma saatleri”. Asgari ücret yasasının burada sorun olmup olmayacağı sorusu üzerine ise, “o da sorun değil, mesela saat başı asgari ücret var ama bir ayda asgari ücretin tamamı kadının eline geçecek diyorsa, tabii o zaman o olmuyor. Ayrıca kadın evden de çalışabilmeli” diyor. Krizle birlikte “ben iş bulamayacağım ama kendim bir şeyler yapabilirim” düşüncesinin geliştiğini ve bunun girişimcilik umudunu artırdığını söylüyor (Ekonomik Forum Dergisi, Mart 2010 Sayısı).

Öyle görünüyor ki, iş dünyasının kadınlara istihdam konusunda vaadi yok ama beklentisi çok! İşsizliğin yükselmesiyle birlikte ‘kendimi ancak kendim kurtarabilirim’ duygusunun da yükselmesine bel bağlamışlar. Bu da, istihdam politikasından yoksun bir hükümetin ve Türkiye’de sosyal devletin yokluğunu ifade etmenin TOBB’cası olsa gerek.

Hiçbir kadın için kurtuluşun yolunun neden girişimcilikten geçmediğini Nisan sayımızda ayrıntılı biçimde anlatmıştık Bizler, kadın istihdamını artırmanın olmazsa olmazının, umut bazlı, gün kurtarıcı, mikro bütçeli, bol beklentili girişimcilik havucuyla değil, işgücü piyasasındaki erkek işi-kadın işi ayrımının ortadan kalkması, eşdeğer işe eşit ücret ilkesinin benimsenmesi olduğunu savunuyoruz.

Yorumlara kapalıdır.