Mutfak cadıları – Ağustos 2010
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasası ile doğum yapan kadınlara verilen prim borçlanma hakkının kapsamı 01.07.2010 tarihinde yapılan bir düzenleme ile genişletildi. Daha önce doğum borçlanmasından faydalanabilmesi için kadın sigortalının, doğum nedeniyle işten ayrılmış veya işten ayrıldığı tarihten itibaren üçyüz gün içinde doğum yapmış olması gerekiyordu.
Yeni düzenleme ile ise sigortalı olmadan önce veya sigortalı olduktan sonra fark etmeksizin doğum yapan tüm kadınların doğum borçlanmasından yararlanmalarına imkân tanınıyor.
5510 sayılı yasa kademeli olarak kadınlar için emeklilik yaşını 65’e, çalıştığı sürede ödenmesi gereken prim gün sayısını ise 9000’e çıkarıyor. SSGSS yasasına esastan itiraz eden “Sosyal Haklar için Kadın Platformu”ndan kadınlar olarak, bütün kadınların evde ücretsiz çalıştığından hareketle, ev içindeki karşılıksız emeğimiz ortadan kalkana kadar kadınlar için yıpranma payı ve erken emeklilik hakkı istemiştik/istiyoruz… Yasa çıkarılırken kadınların mücadelesine sırtını çeviremeyen AKP sözcüleri, son anda yasaya eklenen ‘doğum borçlanması’ nın kadınların yıpranma payı talebine karşılık geldiğini iddia ettiler.
Oysa ki kısa vadede kimi kadınların işine yarayacak olsa da, ‘doğum borçlanması’ kadınları çocuk bakımından sorumlu yegane kişiler haline getirmesiyle, erkeklerden alacaklarımızı ve devletten taleplerimizi karşılamaktan çok uzak. Dolayısıyla ev içindeki karşılıksız emeğimiz ortadan kalkana kadar pozitif ayrımcı bir anlayışla öne sürdüğümüz ‘kadınlar için yıpranma hakkı’ talebiyle hiç örtüşmeyen bir hak.
Doğum borçlanması hakkı, yasa çıkmadan önceki doğumlar için kullandığında yetersiz. Bu anlamda bu hakkın geçmişe ilişkin yeniden formüle edilmesi gerekiyor. Bu hak gelecekteki doğumlar için kullanıldığında ise kadınları eve, aileye, kocaya, hasta, yaşlı ve çocuk bakımına mahkum etme potansiyeli taşıyor. Dolayısıyla geleceğe yönelik olarak kadınlar için yeni bir takım sosyal hakların verilerek ‘doğum borçlanması’ maddesinin iptal edilmesi gerekiyor.
Doğum borçlanması, bu yasanın yürürlük tarihinden önce çocuk bakımı dolayısıyla ücretli çalışamayan kadınların, emekli olamama hallerine kısmi bir çözüm getiriyor. ‘Ev kadınlarına emeklilik hakkı’ talebimizin çok gerisinde olmasına rağmen, doğum borçlanmasının bir kazanım olduğunu söyleyebiliriz. Ancak kadınların çocuk bakımını yapmayan erkeklerden ve bakım hizmetini ücretsiz vermeyen devletten alacaklarının ‘borç’ adıyla verilmesine ve kadınların çocuk bakım sürelerinin primlerini kendi ceplerinden ödedikleri koşulda kıdemlerine saydırabilmelerine esastan itirazımız var. Doğrusu devletin erkeklere ve kendine ait olan borcunu kadınlara ödeyip, kadınlara prim ödeme zorunluluğu getirmemesi.
Cinsiyetçi işbölümü üzerine kurulan borçlanma hakkının, geleceğe yönelik kullanabilir bir hak olarak önümüze gelmesi ise erkek egemenliğini güçlendiriyor. Kadınların iş yaşamında eşit yer almasının önünü kapatıyor. Bu hak cinsiyetçi işbölümünü güçlendiriyor çünkü doğum sonrası çocuk bakımını kadınlarda sabitliyor. Bu hak doğumla birleştirilerek sadece kadınlara veriliyor. Böylece kadınları işi bırakıp doğacak çocuklarını bakmaya yönlendiriyor. İşi bırakan kadınların geri dönüşü, kıdemi vb konularında hiçbir önlem almadığından, kadınların iş yaşamında ikincil konumlanışlarını güçlendiriyor. Kadınların asıl yerinin ev olduğu fikrini pekiştiriyor. Kesintili çalışmayı kadınlar için ‘doğal’ gösteriyor.
Ayrıca borçlanma hakkının kadınlar için giderek kullanabilir bir hak olmaktan uzaklaşacağı da ortada. Çünkü 5510 no’lu yasa ile kadınlar gerekli prim ödeme gün sayısına ulaşsalar bile 65 yaşından önce ve 9000 gün prim ödemeden emekliye ayrılamayacaklar. Bugün için eski sigortalılar 50 yaşına geldiğinde 20 yılda 3500 gün prim ödeme gün sayısıyla bir anlam ifade eden 2 çocuk için 1460 gün doğum borçlanma hakkı, kademeli olarak emeklilik yaşını ve emeklilik için gerekli prim ödeme gün sayısını arttıran yeni yasayla giderek anlamını kaybedecek. Çünkü esnek, kesintili, güvencesiz çalışan kadınlar için 65 yaşında, 9000 işgünü prim ödemiş olarak emeklilik hedefine ulaşabilmek neredeyse imkansız. Yani iki çocuklu bir kadının doğum borçlanması için bile 20 yıl kesintisiz çalışma gerekiyor. Doğum, hasta bakımı, kriz anlarında evlere yönlendirilen kadınlar için böyle istikrarlı bir çalışma hayatı söz konusu olabilir mi?
Doğum borçlanması adı altında ağzımıza bir parmak bal çalınmasına aldanmıyoruz ve alacaklarımızın bizim borç hanemize yazılmasına karşı biz taleplerimizde ısrar ediyoruz.
- Ücretsiz çalışan ev kadınları için emeklilik hakkı
- Kadın-erkek 100 kişinin çalıştığı yerde kreş
- İşverenlerin işyerinde çalışan işçi sayısına bakmaksızın her çalışan için kreş bedeli ödemesi
- Devredilemez ücretli ebeveyn izni
- Ev içinde karşılıksız emeğimiz ortadan kalkana kadar kadınlar için yrpranma payı ve erken emeklilik hakkı