Searching for "bağır herkes duysun"

‘Kadınlar Dayağa Karşı Kadın Dayanışmaya Kampanyası’ Tanıtım/1987

3-1Her şey 1987 yılının Şubat ayında başladı! Her şey değil tabii bizim kampanya öykümüz…

Çankırı’da bir hakim: Hakim Mustafa Durmuş, şiddet gördüğü için boşanmak isteyen bir kadının talebini “…kadının üç çocuğu bulunması, ayrıca dördüncü çocuğuna hamile olması…kocası geçimsiz de olsa kendisiyle halen cinsel ilişkide bulunduğu…” şeklindeki bir girizgahtan sonra ” …ara sıra kavganın evliliğin tadı tuzu olduğu…Anadolu’da çok dikkatimi çeken bir söz var ‘karının sırtını sopasız karnını sıpasız bırakmamak gerek derler…” sözleriyle reddediyordu!

Önce Eskişehir’li 8 avukat kadının bu kararı protesto ettiğini gazetelerde okuduk. Sonra kararın kendisini Ankara Barosu Dergisi ilginç kararlar bölümünde bulduk.
Eskişehir’li kadınların sesini devam ettirmeye ve hakime karşı manevi tazminat davası açmaya karar verdik. 1

4 Nisan 1987 tarihinde İstanbul Sultanahmet adliyesindeydik. Adliyenin koridorları, merdivenleri elleri dilekçeli kadınlarla doldu. Manevi Tazminat davası dilekçe örneği

1 Lira manevi tazminat talebiyle açtığımız dava “taraf olmadığımız gerekçesiyle” reddedildi. Böylece “o dayağı” bizzat yemedikçe karışmaya hakkımız olmadığı anlatıldıysa da biz daha sonra birçok olaya karışmaktan geri durmadık. Artık bir kampanya şeklinde örgütlenmeye dönüşen eylemlilik, o günden başlayarak daha çok kadının katılımıyla genişledi.

Davalar, dilekçelerden başka yollar da denemek gerekiyordu. Uzun, tartışmalı toplantılar sonunda dayağı protesto eden bir yürüyüş gerçekleştirmeye karar verdik. 50 kişi de olsak 100 kişi de yürüyelim dedik.

resim-1549-117 Mayıs 1987 “Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü”

17 Mayıs 1987’de Kadıköy’de Yoğurtçu Parkı’nda toplandığımızda katılım umduğumuzun çok üzerindeydi.

•    17 Mayıs, aile içi şiddete, dayağın meşrulaştırılmasına karşı çıkılan, sadece kadınların düzenlediği ve katıldığı ilk yürüyüş oldu. (Yürüyüşün en arkasında omuzlarında çocuklarıyla yürüyen erkekler de bir ilkti!) fotolar

•    17 Mayıs aynı zamanda 12 Eylül askeri darbesinden sonra yapılan ilk yasal yürüyüştü.

•    Şarkılarımız oldu “Kadınlar Vardır” dedik hep birlikte…”İsyanı var bizde haksız yüzyılların..” diye devam ettik.fotolar
•    17 Mayıs Türkiye’de; basmalı, pazenli, çiçekli rengarenk pankartlarla yapılan ilk yürüyüş olarak da tarihe geçti.fotolar

•    Bir de 17 mayıs Türkiye’de trans kadınların kürsüden seslendiği ilk yürüyüştü. foto

Sloganlarımız: yuruyus3

Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya
Dayağa Ceza
Dayağın Çıktığı Cenneti İstemiyoruz
Kadınlar Vardır
Yeter Söz Kadınların
Haklı Dayak Yoktur
Dayak Aileden Çıkmadır
Utanma Şikayet Et

Hemcinslerimizi daha fazla dayanışmaya katmak için, şiddet gören kadınların tanıklıklarına dayanan bir kitap yayınlamaya ve gerekli fonu da bir şenlik düzenleyerek toplamaya karar verdik.

7Hem şarkılar, sergiler, tiyatrolarla dolu bir şenlik, hem de o günlerde yabancı dil gibi algılanan kotaya varıncaya kadar hararetli tartışmalar birarada yapılabilir mi? Üstelik ortalık çocuklarla da doluyken…
4 Ekim 1987 Edirnekapı Kariye Müzesi’nde gerçekleştirdiğimiz şenliğe 2000’den fazla katılım oldu ve Dayağa Karşı Kampanya’nın daha çok kadına ulaşmasını sağladı.

Kasım 1987’de Tüyap Kitap Fuarına katılarak “Dayağa Karşı Dayanışma” standını kurduk. Fuar süresince “Sizce dayağa karşı kampanya gerekli mi gereksiz mi” anketine 611 kişi yanıt verdi. Yanıt veren 364 kadından 351’i kampanyanın gerekli olduğunu belirtmiş, baziları da yorumlarını eklemişlerdi.

Yıl 1988 “Bağır Herkes Duysun” kitabı Kariye Şenliği’nden elde edilen gelirle basıldı.kitapon

“Ama burada dayak yiyen kadınlar yok ki!” dediler. Dayak yiyen kadınlar / Dayak yemeyen kadınlar ayrımına karşı çıktık. Bizim çok iyi bildiğimiz bu gerçek “Bağır Herkes Duysun” kitabındaki tanıklıklarda kendini gösteriyordu. Onlar hepimizin tanıklıklarıydı ya da olabilirdi…Çeşitli gazete ve dergiler aracılığıyla yaptığımız tanıklık çağrılarına verilen “Artık herşeyi herkese anlatmanın zamanı” cevabı dayanışmanın gücünü gösteriyordu.

8 Mart 1988’de Dünya Kadınlar gününde, İstanbul Reklamevinde “Geçici Modern Kadın Müzesi” adını verdiğimiz bir sergi açtık. Amacımız “kadın işleri” diye sıradanlaştırılarak küçümsenen ev işleriyle, gizli yaşamaya zorlandığımız adet günleri, jinekolojik muayeneler gibi kadınlık durumlarını yabancılaştırıcı bir biçimde sunarak dikkat çekmekti. müze foto vs.

1988 yaz aylarında dayanışma ağlarını oluşturarak, şiddet görerek başvuran kadınların avukat, doktor, bir süre kalacak yer ve sınırlı maddi yardım taleplerini daha düzenli ve örgütlü biçimde karşılamayı amaçladık.

Ekim 1988’de kampanyayı ve başka ülke deneylerinden de yararlanarak hazırladığımız “kadın sığınağı” projesini içeren “Şimdi Sığınak İçin” el kitabını hazırladık.

5Kampanya sürecinde ortaya çıkan tanıklar, karşılaştığı şiddet nedeniyle avukat, doktor, kalacak yer talep eden kadınlar, dayanışma ağlarının oluşturulmasını zorunlu hale getirmişti. 1989 yılı Ocak ayında şiddete maruz kalan kadınların hukuksal ve pratik destek alabilecekleri bir telefon ağı oluşturuldu. Ancak bir süre sonra dayanışma ağlarının da yetmeyeceği, bir sığınağın gerekli olduğu somut biçimde ortaya çıktı. Eylül 1989’da Şişli belediye başkanı Fatma Girik’e sığınak için gerekli bina başvurusunu yaptık.
Büyükşehir Belediyesine yönlendirildik, Büyükşehir bize önce sığınak yerine bir oda vermeye kalktı! Şişli’de sığınak açıldı ancak bir sonraki belediye başkanı Gülay Atığ tarafından “kadınlara daha layık olanı açılacağı” gerekçesiyle kapatıldı, bir daha da açılmadı!

Yıl 1990. Feministlerin halinden feministler anlar dedik ve yurtiçi ve yurtdışı dayanışmalarla
mor3Şiddetle yüz yüze olan kadınlarla dayanışmayı sürdürmek, aile içindeki şiddete karşı mücadeleyi yaygınlaştırmak amacıyla Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kuruldu.( http://www.morcati.org.tr/)

Derleyen: Filiz Karakuş

* Kampanya öyküsü, Dayağa Karşı dayanışma Kampanyasının “Şimdi Sığınak İçin” broşüründen derlendi. Ekim 1989

Bağlantılı yazılar

“Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya Kampanyası” Bildirisi
Kadınlar, dayağa karşı dayanışmaya!/Stella Ovadia/Ekim1987
Kadınlar dayağa karşı dayanışmaya / feminist dergisi-1987 Kasım
Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya/Miting çağrısı-17 Mayıs 1987
Bağır! Herkes Duysun’ kitabı çıktı -1988

 

Nasıl Feminist Oldum/Banu Paker

En korktuğum şeylerden biri başıma geldi: “Nasıl ‘…’ oldum?”u aktarmak. Kaygım; size ilginç gelebilecek, sürükleyecek, yer yer heyecan, yer yer öykünme duyguları yaratabilmenin üstesinden gelecek, bir açık mektup yazmakla sınırlı değil.

Okumak kadar, okuduklarımızı hatırlamanın da makbul olduğunu düşünürsek, yaşadıklarımızı hatırlamak da önemli oluyor. İşte ikinci kaygım, geçmişimi ezip bükmeden, dağıtıp kaybetmeden, mazeretlerden medet ummadan, bıktırmadan hatırladıklarımı paylaşabilmek.

Geç feminist oldum, genç değil. Aslında Türkiye’deki feminizmin erken yolcuları arasında sayılsam da, feminizmle ilişkim o kadar da geriye gitmiyor. Feminist politikaya soyunmak     (her ne demekse!) hemen ve kolayca feminizmle barışmayı, onunla bir arada olmayı getirmiyor.

Herhalde kadınlar için çok geçerlidir: kendi özgürlüklerinin, kurtuluşlarının doğrudan özneleri olmaları. İşçiler için de benzer bir durum olduğunu düşünüyorum. Devamını Oku…

Tecavüzcüleri Tanı!

 Candan Yıldız

Gözaltında tecavüz, yani devlet gözetiminde tecavüz “kamu ile özel” alanın bir aradalığını göstermesi açısından çarpıcıdır. Zira kadına yönelik cinsel şiddet biçimlerinden biri olan tecavüzün “bir terbiye” biçimi olarak, devlet iktidarını arkasına alan erkek polis tarafından bir silah olarak kullanılması, “beşeri bozuklukları” değil , devlet ve eril şiddetin yokedici işbirliğini gösterir bize. Bu aynı zamanda “meşru şiddet tekelini elinde bulunduran aygıt” olarak tanımlanan liberal devlet; soyut ve ezilme ilişkilerini gizleyen üst erk, nazarında tecavüzün nasıl “normalleştirildiğini” de anlatır.Devamını Oku…

8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü/İstanbul-2009

2009_feminist_8_M (4)Bugün 8 Mart Uluslararası Kadınlar Günü…

Tüm kadınların birlik mücadele dayanışma günü…

Biz kadınlar her 8 Mart’ta alanlarda erkek egemenliğine karşı “Yaşasın Kadın Dayanışması!” diye haykırıyoruz. Biz feministler, her yıl 8 Mart’taki yürüyüşümüzde feminist mücadelenin sesini tüm kadınlara duyurmaya çalışırken isyanımızı haykırıyor, patriyarkaya karşı “Yaşasın Feminist Mücadelemiz!” diyoruz.

Geçen yıldan beri erkek egemenliği cephesinde değişen bir şey yok! Erkek, devlet, sermaye ittifakı emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz üzerindeki baskı ve sömürüsüne devam ediyor.

Biz kadınlar son bir yılda yine Pippa olduk katledildik, babalarımızdan dayak yedik, sokakta işyerinde tacize uğradık, erkeklerin namusu olduk öldürüldük, solcu, Kürt, fahişe olduğumuz, aslında sadece kadın olduğumuz için devlet şiddetine maruz kaldık. Erkek- yargı- devlet işbirliği yediğimiz dayakları, uğradığımız taciz ve tecavüzleri görmezden gelirken bizi katleden erkekleri de haksiz tahrik diyerek korumaya çalıştı. Susmadık susmayacağız,

Bağır herkes duysun erkek şiddeti son bulsun!

Muhafazakarlık yaşam alanlarımızı baskılamaya devam ediyor. Milliyetçilik, “vatan sağolsun” palavraları ve halkların kardeşliğine düşman ruhuyla, ölmek ve öldürmek için; dini muhafazakarlı k ise aileyi ve erkek egemen dini değerleri yüceltmek için bize doğurmayı salık veriyor.

Nerede örtünüp nasıl giyineceğimiz militarizmle siyasal islamın mücadele alanı olmaya devam ediyor. Eteğimizin boyu da, saçımızın modeli de, gömleğimiz de, pantolonumuz da erkeklere davetiye değildir. İstediğimiz gibi giyinir istediğimiz gibi balık tutar geceleri de sokakları gönlümüzce arşınlarız. Bedenimiz ne babalara, ne kocalara ne devlete ne de herhangi bir uhrevi makama aittir.

Bedenimiz Bizimdir.

Erkeklerden daha düşük ücretlerle, aynı anda ev işlerinin de yükünü üstelenerek katıldığımız çalışma hayatında, şimdi de kriz bahanesiyle ya eş değer işe eşit ücreti unutarak erkeklerin yerine çalıştırılıyor ya da ilk işten çıkarılanlar oluyoruz. Sermaye kendi içinde başlayan ayakta kalma savaşının faturasını neoliberal devlet eliyle bize ödeterek iç uzlaşmasını sağlamaya çalışıyor.

IMF ve sermayenin talebiyle kadın ve emekçi düşmanı AKP’nin 2008’de çıkardığı SSGSS ve İstihdam yasaları ile kreş ve sağlık hizmeti gibi tüm haklarımız tırpanlandıktan sonra önümüze konulan seçenek, ya açlık ya da kölelik ücretleriyle çalışmak. Patriyarkayla sermayenin ittifakı, aile adı verilen hapishanelerimizde erkekler aracılığıyla emeğimize el koymaya devam ediyor. Babaların, kocaların fiziksel ve duygusal baskısı altında her daim yemekten, bulaşıktan, çamaşırdan çocuk ve yaşlı bakımından sorumlu olmaya devam ediyoruz.

Artık yeter, emeğimiz bizimdir!

Ev işi yapmayalım dünya dursun…

Görünmeyen emek sesini yükselt !

“Kararlarını almadığımız nefret ve şiddet politikalarını n bedelini ödemeye devam ediyoruz. Kürt halkına yönelik inkar ve imha, savaş politikaları ile sürdülürken, her sınır ötesi operasyonun, uçaklardan atılan her bombanın, patlayan her mayının biz kadınlara yoksulluk, taciz, tecavüz olarak yeniden döneceğini biliyoruz. Kürt kadın hareketinin Dersim’den Diyarbakır’dan Dolapdere’den, Bağcılar’da yükselen sesi sesimize ses katıyor. Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin, Kürt illerinde seçilebilecek yerlerden çıkardığı 15 kadın belediye başkan adayı arkadaşımız da barışın ve kardeşliğin sesiyle birlikte erkek egemenliğine karşı mücadelenin sesini de yükseltiyorlar.

Kürt sorununda demokratik siyasal çözüm istiyoruz!

Jin Jiyan Azadi…

Yine bir seçim dönemindeyiz. Patriyarkanın birbirinin aynı partileri oyumuzu istiyorlar. Ama cennetten bir köşe, ama tek tip tayyörlerin her yeri kapladığı kamusal alanlar vaat ediyorlar. Erkek siyaset biz kadınları siyasetin öznesi olarak görmüyor. Ancak bu seçimlerde artık yeter dedik… Biz İstanbul’lu feministler de siyasette biz de varız Beyoğlu’na Sözümüz Var dedik.

Bu yıl yerel seçimlerde kadınların sözü var! Feministlerin sözü var!

Oy veren değil karar veren olmak istiyorsak!

Adayımız Saime Ülfet Taylı Taş’ı destekleyelim!

Feminist hareketi destekleyelim, güç verelim!

Bugün 2009 8 Mart’ında biz feministler tüm kadınların 8 Mart’ını kutluyoruz. Bir günü değil dünyayı istiyoruz diyerek, gelecek sene 8 Mart’ında, emekçi kadınların kanlarıyla yazdıkları tarihin, köylü, kentli, ev kadını, çalışan, anne ya da bekar, her ulustan tüm kadınlara armağan edilişinin yüzüncü yılında 2010’da Taksim’de buluşalım diyoruz.

Yaşasın Kadın Dayanışması

Yaşasın Feminist Mücadelemiz. Biji Yekitiya Jinen

Sosyalist Feminist Kolektif Öncesi Kampanyalar…

“Kadınlar Dayağa Karşı Kadın Dayanışmaya” Kampanyası

“Kadınlar Dayağa Karşı Kadın Dayanışmaya” Kampanyası Tanıtım/1987
“Kadınlar Dayağa Karşı Kadın Dayanışmaya” Kampanyası Bildirisi
Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya/Miting Çağrısı-17 Mayıs 1987
Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya /Stella Ovadia/Ekim1987
Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya / Feminist Dergisi-1987 Kasım
Bağır! Herkes Duysun’ Kitabı Çıktı -1988

Cezaevlerindeki Şiddete Karşı “Siyah Eylem”/1989

Cezaevlerindeki Şiddete Karşı “Siyah Eylem”

“Bugün İsyanımız Siyahla”
Siyah Protesto
Önemli Olan Siyahtı, Kadın Olmaktı…

2007 Genel Seçimleri: “Vesikalıları Destekliyoruz!”

2007 Genel Seçimleri: “Vesikalıları Destekliyoruz!”
Seçimlerde Ayşe ve Saliha’nın Yanındaydık.
Biz Feministler, Vesikalı Adayları Destekliyoruz.
Ne Merkezin, Ne Sağın, Ne Solun Adayıyız, Diptekilerin Bağımsız Adayıyız.

‘Novamed Greviyle Kadın Dayanışması’ Kampanyası/2007 Eylül-Aralık

‘Novamed Greviyle Kadın Dayanışması’ Kampanyası 
Novamed’li Kadınlar 1 Yıldır Grevdeler Biliyor Muydunuz!
Neo-Liberal Saldırıya Karşı Kadın Dayanışması
Novamed’de Yeni Bir Sözleşme Yapılamaması İhtimali Yüksek

Kadınlar İçin Sosyal Haklar: ‘SSGSS’ye Esastan İtirazımız Var’ Kampanyası/2007 Aralık-2008 Nisan

Kadınlar İçin Sosyal Haklar: ‘SSGSS’ye Esastan İtirazımız Var’

Sosyal Güven(Siz)Lik Yasa Tasarısı Geri Çekilsin!/19 Nisan 2008
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Yasa Tasarısına Esastan İtirazımız Var!/Bildiri
Biz Kadınlar Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısına İtiraz Ediyoruz!/15 Nisan 2008
Tadilat Yetmez. Sosyal Güven(Siz)Lik Yasa Tasarısı Geri Çekilsin!
Ssgss’ye Yönelik Eleştiri ve Taleplerimizin Feminist Politika Açısından Uzantıları

“Bedenimiz Bizimdir-Tacize Karşı Mor İğne” (2008 Ocak- Mart)


“Bedenimiz Bizimdir-Tacize Karşı Mor İğne” Kampanyası 
Mor İğneler Ellerimizde
Yeniden Mor İğne!